Alışılmışımızın dışında herhangi bir yer araştırmadan ve konaklama ayarlamadan Yasemin ile birlikte Ödemiş’ten yola koyulduk. Nereye gidelim ? Nereye gitsek acaba?? derken kendimizi Bafa Gölü’nün yanında bulduk.. Sakin sakin ve sohbet ederek ilerlerken Milas’a ulaştık. Ören’i hep merak etmiştir Yasemin. Milas’ın içine girdik, biraz panoramik bir tur yaparak Ören’e doğru yola koyulduk. Burası Milas demeseniz kendimizi Karadeniz’de sanacağız. O kadar güzel yani. Doğa harikası yollar, dağlar, küçük dereler arasından ve sıkılmadan geçip Ören’e ulaştık. Karşımıza koskocaman ili tane kömür ile çalışan termik santraller çıktı. Biri yolda, dağların arasında iken birisi o güzel Ören Koyu’nda yani deniz kenarında !!… Yeniköy Kemerköy Termik Santrali linyit kömürü ile çalışıyormuş..Dev gibi bacaları var..
Neyse Ören’de aracımızı park edip kıyıya yürüdük. Gözlerimize inanamadık. Çakıllı ve çok uzun bir koy, karşıda Datça Yarımadası ve dingin, sakin, tertemiz ve derin bir deniz. Adeta büyülendik. Daha önce bu görüntüyü Datça Palamutbükü’nde de görmüş ve gerçekten çok etkilenmiştik. Burası da çok güzel.. İnanın !!
İnsanlar Nisan ayı olmasına rağmen denize giriyorlardı. Biz giremedik. Hazırlıklı gitmemiştik.
Deniz kenarına masalar atmışlar. Hemen bira patates yapıp Yasemin ile derin bir sohbete daldık. Ben her zamanki gibi bu eşşiz koyda fotoğraf çekmeliyim diyerek çokça fotoğraf çektim. Sonra da konaklamaya karar verdiğimiz için otel veya pansiyon bakmaya başladık. Yer bulamadık. Önce Pomalin Otel’e gittik. Grup geleceği için yerleri olmadığını öğrendik. Ama bize Hotel Silvanus’u önerdiler. Terbiye, görgü bu olsa gerek, rakip oldukları halde başka bir oteli önerdiler. Ben de internetten zor da olsa telefon numarasını bulup yer ayırttım.
Ören Koyu toplam 8 km uzunlukta imiş. Pomalin Otel diğer adı ile Club Pomalin merkezde yer alırken Hotel Silvanus 1.5 km kadar daha uzakta yani batıda yer alıyormuş. Aracımıza binip oteli bulduk. 4 yıldızlı otel çok sıcak ve samimi.
https://www.silvanusotel.com/
Resepsiyonist Şükrü Yıldırım bize çok yardımcı oldu. Otelde standart iki kişilik odalar dışında aile odaları da var. Yarım pansiyon hizmet veren otel aynı zamanda Ören’in en lüks ve kaliteli konaklama tesisi. Odamızı da ayarladıktan sonra yine merkezde yer alan Eftelya Restaurant’a gittik. Bize deniz kenarında, yani sahilde, kumların ve çakılların üzerine oturtulmuş bir masa açtılar. Deniz ürünleri mezelerinden yedik. Hepsi harikaydı. Kesinlikle Ören Koyu’nun en iyi tesisi. Çok lezzetli ve fiyatları da makul. Tavsiye ederim.
Sonrasında otelimize gidip dinlendik. Sabah kuş sesleri arasında Şükrü Bey bize kahvaltımızı hazırlattı. Bol ve lezzetli çeşitlerden oluşan kahvaltımızı zevkle ve Ödemiş Yeniköy’den olduğunu öğrendiğimiz Şükrü Bey ile memleket sohbeti yaparak tamamladık. “Nereye gitmemizi önerirsiniz?” sorumuza “Tabii ki Çökertme Koyu.! Buradan sadece 16 km uzakta. Mutlaka görmelisiniz.!” cevabını alınca otel ve Ören ile vedalaşarak Çökertme Koyu’na doğru yola koyulduk.
Yine o termal santralin yanından geçerek bakir bir koy olan Çökertme Koyu’na ulaştık. Çok muhteşem bir yer daha. Henüz betonlaşmamış. Tıpkı Ören gibi. Bakir ve az sayıda tesisi inceleyerek yürürken “White House” yani “Beyaz Ev” adındaki şirin bir pansiyon gözümüze ilişti. 5 odası olan bu pansiyonu İngiltere’den gelen Türk bir çift almış, dekore etmiş, sezona hazırlık yapıyorlarmış. Bizi kahve içmeye davet ettiler. Bu sıcak ve nazik daveti kabul ederek hoş bir kahve sohbeti yaptık. Filiz Erten Hanım’a nazik daveti için teşekkür ederim. İşlerinde de başarılar dilerim…
Çökertme Köyü’nden geçerek gidilen Çökertme Koyu’ndan tekrar geldiğimiz yolu kullanarak, bu kez Milas’ın çevre yolundan geçerek evimize ulaştık..
Tarkan Kızartıcı
2019